Çerez Politikası

Flotal, internet sitesinde kullanıcılarına en iyi alışveriş deneyimini sunmak için çerezler kullanmaktadır. Çerez Politikamız hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayın.

Felsefe

​Çeşitli Kültürlerin Ayna İnanışları ve Efsaneleri

Aynaya, birçok yörede “göz” sözcüğünden türeyen “gözgü” adı verilir. Közgö, küzgü, güzgü, gözgeç gibi farklı isim varyasyonları da olan ayna, halk inancında önemli önemli bir yere sahiptir. Birbirinden farklı anlamlar yüklenmiş, efsanelere, hikayelere ve inanışlara konu olmuştur.

Altay Türeyiş efsanesine göre Ay ve Güneş birer aynadan başka bir şey değildiler. Cengiz Han’ın oğlunun adı Toluy, yani ayna anlamına geliyordu. Ay ile Güneş’in kendi kendilerine sahip oldukları bir güç yoktu. Bunlar, Tanrı’nın verdiği ışığı ve sıcaklığı yansıtmaktan başka bir şey yapmıyorlardı. Şamanların ayna ile fala bakmalarının sebebinin buradan geldiğini düşünenler olmuştur. Şamanlara göre dünyada ne olmuş, ne olacaksa, her şey ve her olay bu aynaya vururdu. Şamanın elindeki ayna da Ay’ın ve Güneş’in bir sembolüydü. Şaman elindeki güneşe bakarak falını açar ve gelecek hakkında fikirlerini söylerdi. Ayna evrendeki tüm ruhları ve güçleri yansıtırdı ve şamanlar ruhlar diyarına gittiklerinde onun sayesinde yollarını bulurlardı. Günümüzde bir eve taşınıldığında uğur getirmesi için ayna hediye edilmesi geleneği de şamanizm inancından gelmektedir.

İskender’in Aynası efsanesinde ayine-i alem-nüma, yani cihanı gösteren ayna olarak da geçen bu ayna hakkında çeşitli rivayetlere rastlanır. İskender, İskenderiye şehrini kurduğunda orada bulunan alimlerden Belinas, Hermis ve Valines bir ayna yapmış ve yüksek bir yere koymuşlardı. Rivayete göre İskenderiye’ye doğru seyretmekte olan gemiler daha 1 aylık yolda iken bile bu aynadan görülebilir, gelen düşman gemisi ise bu aynadan güneş yansıtılarak yakılabilirdi.

İskender tarafından bu aynanın hocası Aristo’ya yaptırıldığı, gece bekçiler uyurken çalınıp denize atıldığı da rivayetler arasındadır. Bazı kaynaklarda bu aynanın Hint Hükümdarı Kayd tarafından İskender’e hediye edilen dört kıymetli eşyadan biri olduğu söylenir. Kimi kaynaklarda yuvarlak, kimi kaynaklarda da düz olarak geçen bu ayna iki tarafı da gösterir, ona bakan kişi bir yalancıysa görüntü vermezdi. İskender de ona kimin yalan söylediğini bu ayna sayesinde anlardı.

Aynanın Sembolojisi

Aynanın imgelemenin ya da bilincin simgesi olduğu söylenilir. Ayna, görülebilen dünyanın yansımalarını kendi biçimsel gerçeğinde kopya edebilme yeteneğine sahiptir. Scheler ve başka filozoflar ise aynayı düşünceyle ilişkilendirdiler çünkü o evrenin yansıması ve kendi kendini gözlemlemesine olanak veren zihinsel bir araçtı. Ayna, yansıyan su imgesi ve Narkissos mitosuyla da ilişkilidir.

Aynı zamanda efsaneler ve çocuk masallarında ayna sık sık karşımıza çıkar; ayna, geçmişte olanı ya da gelecekte olacağı veya şu anda olan, çok uzaktan olup biteni gösterebilirdi.

Bununla birlikte özellikle majik ayna gerçeği söylemektedir. Biz insanların kendimizi korumak için takındığı maskelere gerek kalmaksızın bu ayna sadece gördüğü şeyi yansıtmaktaydı; bunlar ruhu olduğu gibi, örtüsüz görme niteliğine sahipti.

Su ile ilişkisinden başka, pasif ve yansıyan özelliğinden dolayı ayna, Ay ile de bağlantılıdır. Çünkü Ay, Güneş gibi imgeleri almaktadır. En iyi aynalar Ay’la ilişkilendirilen metal olan gümüşten yapılmıştır. Eski insanlar gümüşün, Ay’ın kendi ışınlarından oluşmuş olduğuna inanmaktaydılar. Coricancha (Cuzco) tapınağında Ay’a adanmış tamamen gümüşle kaplı kutsal bir yer vardı. Böylece ayna ve gümüş tüm Ay tanrıçalarıyla bağlantılıydı. Tanrıçalar ayın nitelik ve simgelerini taşırlardı.

Loeffler’e göre, aynalar bilinçsiz hatıranın (cam saraylar gibi) büyülü simgeleridir. Cam ayna, aynaların tamamlayan parçası olarak saflığın ve mükemmel iç görünümün, kendi kendini aydınlatmanın simgesiyle birleşmektedir.

Simyada cam, ruhsal mükemmeliyeti temsil eder ama camın görülmemesini sağlayan şey onun şeffaflığıdır. Cam, görülen ve görülmeyen dünyalar arasında bir araca dönüşür ve böylelikle insanın gizli güçleri, kehanet ve tüm yetenekleriyle bilgeliğin sembolik bir temeline dönüşerek kendisini gösterir.

Mevlana ve Ayna

Ayna, büyük düşünce adamı ve şair Mevlana için her zaman önemli bir anlam teşkil etmiştir. Hikayelerinde ayna metaforunu sıklıkla kullanmış, böylelikle güzel anlatılarını ve düşüncelerini benzetmelerle süslemiştir. Mevlana’nın aynadan bahsederek Mesnevi adlı eserinde kaleme aldığı bir hikayesini sizlerle paylaşalım.

Ayna ile Toprağın Hikayesi

    Toprak, aynaya dedi ki:

  • “Ey ayna! İmreniyorum sana! Çünkü kim baksa sana, kendini görür; bana bakanlar ise, sadece beni görür!”

    Ayna toprağa şöyle cevap verdi:

  • “Ey kara toprak, ne beyhude bir dert ile dertlenmişsin. Bilmez misin ki, ben bana bakanların bugününü gösteririm. Oysa ki sen, sana bakanların yarınından haber verirsin…” dedi.

    Bu cevaptan toprak hoşlanmış olsa da, tekrar aynaya sordu:

  • “Ey ayna! Belli ki beni rahatlatmak içindir bu sözlerin. Söyler misin bana, sana bakanlar, hiç dönüp bakar mı bana?”

    Ayna toprağın bu sözleri karşısında acı bir gülümseyişle şunları söyledi ona:

  • “Merak etme Toprak Ana! Bana bakacak yüzü kalmayanların gözü, gün olup dönecektir hep sana…”

Gün gelecek ömrü olan her insanın yüzü aynalardan toprak anaya yönelecektir. Ancak birçoğuna bu fırsat da verilmeyecektir. Ecel vakti umulmadık bir anda her şeyi altüst edip imtihan sona erecektir. İşte o zaman dünya hayatının ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır.